Rumeli Üniversitesi Psikoloji Bölümü öğretim üyesi Dr. Pelin BURUK pandemi kısıtlamalarının başladığı bu günlerde LGS ve YKS’ye hazırlanan öğrenci ve velilere tavsiyelerde bulundu. Öğrencilere arkadaşları ile iletişim halinde olmalarını, evde kalma sürecini fırsata çevrimlerini, ailelere de daha anlayışlı davranmalarını, çocuklarını fiziksel aktiviteye teşvik etmelerini, gençlerin kendilerini ifade etmelerine izin vermelerini gerektiğinde bir uzmandan yardım almalarını önerdi.

İstanbul Rumeli Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Pelin Buruk, pandemi kısıtlamalarının tekrar başlamasıyla LGS ve YKS’ye girecek öğrencilerin kaygılarında artış yaşandığını söyledi. Dr. Pelin Buruk, sınava girecek öğrenciler için önemli tavsiyelerde bulundu. Buruk, “Normal şartlar altında bile sınava hazırlık süreci öğrenciler için yeterince zorlu ve stresliydi. Okullarda ya da dershanelerde birlikte gülüp eğlenmeleri, yaşadıklarını ve duygularını paylaşmaları bu dönemi daha kolay atlatılabilir kılmaktaydı. Bir yandan da rekabet ortamı sayesinde derslere daha çok sarılmaları, bu maratonu kopmadan koşabilmelerine yardımcı oluyordu” dedi.
Arkadaşlarınızla İletişim İçinde Kalamaya Devam Edin

Pandemi döneminde sınavlara hazırlanan gençlerin arkadaşları ile iletişim içinde kalmaya devam etmelerinin öneminden bahseden Öğr. Üyesi Dr. Pelin Buruk, “Bu süreci sağlıklı şekilde atlamak ve hedefledikleri yerleri kazanmak için gençlerin sürece dair bakış açılarını değiştirmeleri bir çözüm olabilir” dedi.
Evde Kalma Sürecini Fırsata Çevirin
Evde kalma sürecinin fırsata çevrilebileceğini ifade eden Dr. Buruk, “Olumlu taraflarından baktıklarında evde olmanın gençlere daha fazla ders çalışacak zaman vermesinin yanı sıra daha iyi uyku uyumaları, daha sağlıklı beslenmeleri ve en önemlisi aileleri ile daha yakın olmalarını anlamına geldiğini düşünebilirler. Tabii durumu böyle görebilmeleri için ailelere de çok iş düşmektedir” diye konuştu.
Aileler Daha Anlayışlı Davranmalı
Ailelerin de bu dönemde büyük bir sorumluluğu olduğunu söyleyen Buruk, “Aileler gençlere bu dönemde daha sevgi dolu ve anlayışlı davranmalıdır. Onların sınırlarına, kişisel alan ihtiyaçlarına saygı göstermelidir. Yaşadıkları baskı sebebiyle öfkelerinin daha yüksek olabileceği ya da duygusal iniş çıkışların, hassasiyetlerin görülebileceği farkındalığıyla, bu durumları sakin karşılamalıdır. İğneleyici sözler, eleştiriler, azarlama, bağırma şeklinde iletişim tarzları varsa bunlar yerine, yapıcı, teşvik eden, olumlu ve destekleyici bir tutum içine girmelidirler’’ ifadelerini kullandı.
Fiziksel Aktivite Teşvik Edilmeli

Bu dönemde ailelere bazı görevlerin düştüğünü belirten İstanbul Rumeli Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Pelin Buruk aileler için şu tavsiyelerde bulundu: “Aileler mümkünse gençlerin fiziksel aktivitelere devam etmesini teşvik etmeli, hiç olmazsa günde yarım saat açık havada yürüyüş yapmalarını teşvik etmelidir. Aile içinde onların da kendilerini faydalı ve üretken hissedeceği faaliyetler yapmalarına fırsat verilebilir. Örneğin mutfak işlerine ya da ufak tefek tadilat, temizlik, düzenleme gibi işlere katılarak kendilerini daha verimli hissetmeleri mümkündür. Yapmak istedikleri hobilerle örneğin resim, müzik gibi zihinlerini boşaltabilecekleri aktivitelerle uğraşmaları desteklenebilir” dedi.
Gençlerin Kendilerini İfade Etmelerine İzin Verilmeli
“Gençler ve aileler evde birlikte geçirilen bu dönemi aralarındaki bağlılığı güçlendirmek için bir fırsat olarak değerlendirebilirler” diyen Buruk, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Aile ortamlarında ergenlerin kendilerini ifade etmeleri, duygularını, düşüncelerini paylaşmaları daha fazla teşvik edilebilir. Pandemi öncesinde aslında herkesin az çok eksikliğini hissettiği ‘birlikte kaliteli zaman geçirme’ bu dönemde telafi edilebilir. Birlikte sohbetler etme, aile hikayelerinin paylaşılması, keyifli zaman geçirmek için birlikte oyunlar oynanması da gençlerle ailelerini yakınlaştıracak etkinlikler arasındadır.”
Bu Tutumlar Karşısında Uzman Desteği Alın
Ebeveyn ve çocuk arasındaki bağın ne kadar güvenli kurulursa, gençlerin kendilerini hayata atılırken daha güçlü hissedeceğini söyleyen Buruk, “Öte yandan depresyon ve kaygı ergenlik döneminin en yaygın psikolojik sorunlarındandır. Eğer aileler çocukları ile bağ kurmakta, onlara ulaşmakta güçlük çekiyor ve çocuklarında depresif semptomlar olan içe kapanma, öfke patlamaları, ağlama nöbetleri, enerji kaybı, aşırı yorgun hissetme, odaklanma sorunları, ajitasyon, uyku ve/ya beslenme sorunları veya yoğun kaygı gözlemliyorsa bir psikolog veya psikiyatristten yardım almayı ciddi şekilde düşünmelidir” diye konuştu.