Kariyer yolculuğunda geçtiğimiz duraklardan biri de sınavlardır. Okuldaki başarı sınavları, liselere girişte yapılan ( TEOG, SBS, LGS vb.) sınav, üniversiteye girişte yapılan (ÖSS, YKS vb.) sınav, işe yerleştirmede yapılan ( KPSS) ve meslekte ilerleme için yapılan sınavlar bu duraklardan bazılarıdır. Ülkenin kaynakları kıt, talep fazla ise kaynaklardan yararlanacak kişileri seçmek için sınav kaçınılmazdır. Sınav her zaman olacaktır. Sınav var ise sınava hazırlık ta olacaktır. Sınava hazırlık süreci hem öğrenciler hem de veliler için zor bir dönemdir. Veliler sınava hazırlık sürecinde çocuklarına nasıl yaklaşım göstereceklerini bilememektedir. Yakından ilgilendiklerinde baskı kurmakla, çocuğu kendi haline bıraktıklarında ilgisizlikle suçlanmaktadır.
Sınava hazırlanan bir öğrenciye yaklaşım belirleyebilmek için öncelikle sınava hazırlanan öğrencinin psikolojisini bilmek gerekir. Bu öğrencinin düşünceleri nedir? Duyguları nedir? Davranışları nedir? Çocuğu anlamadan yani düşüncelerini, duygularını, bunların davranışları üzerine etkisini bilmeden doğru yaklaşım belirlemek mümkün değildir.
Sınava hazırlanan bir öğrencinin en çok düşündüğü düşüncelerden bir ‘ya sınavı kazanamazsam’ düşüncesidir. Sınavı kazanamama düşüncesi sıkça hatıra gelen ve zihinlerinden atamadıkları bir düşüncedir. Bu düşünce anlamsız bir düşüncedir. Girilmemiş bir sınavın sonucunu hakkında düşünmek anlamsızdır. Ancak bu düşünce zihinden atılamayan bir düşüncedir. Kendini tekrar eder durur.
Sınava hazırlanan bir öğrencinin en çok yaşadığı duygulardan biri de korku ve kaygıdır. Sınavı kazanamama düşüncesinin yol açtığı bir duygudur. Sınavı kazanana durumunda karışılacağı tepkiler, kendisini nelerin beklediği ile ilgili belirsizlik korku ve kaygıya yol açmaktadır. Ailesinin ve çevresinin kendisine değer vermeyeceği düşüncesi, kaygıyı artırmaktadır. Bu düşünce kendini beceriksiz, işe yaramaz ve değersiz hissetmesine neden olmaktadır.
Sınavı kazanamama düşüncesinin neden olduğu değersizlik, kaygı ve korku duyguları kırıcı ve saldırgan davranışlara yol açabilmektedir. Ailesine ve çevresine sert ve kırıcı davranabilmektedir. Saygısız davranışlarda bulunabilmektedir. Bu davranışlar çocuğun gerçekçi olmayan olağan dışı davranışlardır.
Özetle sınava hazırlanan bir öğrenci; zaman zaman sınavı kazanamayacağını düşünen, bundan dolayı korku ve kaygı hisseden, değersizlik duygusu yaşayan, sert saldırgan ve saygısız, kırıcı davranışlar gösteren bir birey olabilmektedir.
Öğrencinin ‘ya kazanamazsam’ olumsuz düşüncesinin yol açtığı belirsizlik ortadan kaldırılmalıdır. Kariyer planında yeni seçenekler oluşturulabilir. Böylece çocuğun önünü görmesi sağlanabilir. Sınavı kazanamama durumunda veli olarak sizin hiçbir şeyin değişmeyeceği, çocuğa duyulan sevginin ve yanındaki değerinde bir farklılığın olmayacağı ifade edilmeli ve hissettirilmelidir.
Sınava hazırlık sürecindeki bir öğrenciye her zamankinden daha fazla anlayışlı ve hoşgörülü olunmalıdır. Öğrencinin bu süreçte gerçekçi olmayan olağan dışı düşünce duygu ve davranışlar gösterebileceği unutulmamalıdır. Öğrencinin olumsuz düşüncelerine, gerginliğine, kaygı ve stresine, kaba, saygısız, kırıcı ve saldırgan davranışlarına sabır gösterilmelidir. Bu düşünce, duygu ve davranışların geçici olduğu akıldan çıkarılmamalıdır. Ancak çocuğun bu durumu suistimal etmesine ve kullanmasına da izin verilmemelidir.
Çocuğunuzu tanıyın ve onu olduğu gibi kabul edin. Çocuğunuzun yeteneklerini, ilgilerini, bunların düzeylerinin ne olduğunu, neleri, ne kadar yapabileceğini bilin. Sınav başarısı ile ilgili beklentiniz çocuğunuzun özellikleriyle orantılı olsun. Yıl sonu başarı ortalamaları ve sayısal yeteneği orta düzey, fen bilimleri ilgisi gelişmemiş bir ortaokul öğrencisinin fen lisesine, lise öğrencisinin ise tıp fakültesine yerleşmesini beklemek, gerçekçi bir beklenti değildir. Bu üstün başarı beklentisi çocuğun kaygısını artıracaktır.
Çocuğunuzun kendine özgü bir birey olduğu unutulmamalıdır. Fizik özelikleriyle, yetenekleri, ilgi alanları, değer yargıları ve kişilik özellikleriyle ayrı bir bireydir. Kendi kariyer planı vardır. Sizin onun adına hazırladığınız kariyer planı ile çoğunuzun kariyer planı örtüşmeyebilir. İstediği okula ve ya üniversiteye yerleşmesi istediği mesleği seçmesi engellenmemelidir. Kesinlikle kendi gerçekleştiremediğiniz hayallerinizi çocuğunuz üzerinden gerçekleştirmeye kalkmayın. Bu yaklaşım hazırlık sürecinde çocuğun motivasyonuna engel olur. Ayrıca çocuğun kendini gerçekleştirememe korkusuna neden olur.
Hazırlık süreci olağanüstü hale dönüştürülmemelidir. Çocuk sınava hazırlanıyor diye evde olağanüstü hal ilan edilmemelidir. Sınava hazırlık sürecine kadar evin olağan yaşatışı ne ise sürdürülmelidir. Ziyaretlere gitmeme, eve ziyaretçi kabul etmeme, televizyonu kapalı tutma, hafta sonları dışarıya çıkmama vb. faaliyetleri yapmama olağanüstü hal oluşturmaktır. Bu durum sınavı olağan dışına çıkarır. Bu da çocukta baskıyı artırır, kaygıya neden olur. Aile ve aile bireyleri normal yaşantılarını sürdürmelidir.
Hazırlık sürecinde sonuç yerine süreç odaklı olun. Hazırlık döneminde sınavın sonucundan çok süreç önemlidir. Bu süreçte çocuk yeterli miktarda çalışıyor mu? Tekrarlarını yapıyor mu? Eksik konularını tamamlıyor mu? Yeterli sayıda soru çözüyor mu? Neleri iyi yapıyor, neleri eksik yapıyor, nelere ihtiyacı var bunlar değerlendirilmelidir. Veli olarak size düşen çocuğun bu değerlendirmeyi yapmasını sağlamak, yapamıyorsa çocukla birlikte bu değerlendirmeyi yapmaktır. Değerlendirme sonucuna göre çocuğun ihtiyaçlarını karşılamaktır.
Kaygı ve korkunun en temel özelliği bulaşıcı olmasıdır. Veli olarak önce siz kaygınızı kontrol edin. Sizin kaygılı olmanız çocuğunuzun kaygısının artmasına neden olacaktır. Gereken çalışmayı yaptığı takdirde her sonuca razı olun. Siz de çocuğunuzun hazırlık sürecine odaklanın. Hazırlık sürecinin değerlendirilmesine göre sonuç beklentiniz olsun. Sizin kaygınızı kontrol etmeniz çocuğunuzu rahatlatacaktır.
Hazırlık sürecinde gösterilmesi gereken olumlu yaklaşımların yanında uzak durulması gereken olumsuz yaklaşımlar da vardır. Bunlardan biri ters motivasyondur. Ters motivasyon; olumsuz söylem ve yaptırımlar karşısında, olumlu davranış ve eylem gösterilmesidir. Örneğin ‘sen bu kafayla takdir alamazsın’ denilerek çocuğun ders çalışmaya motive edilmesi. Ters motivasyon geçici bir süre etkili olsa da olumlu davranış ve eylemi sürekli kılmaz. ‘Bu çalışmayla sınavı kazanamazsın’, ‘bu çalışmayla ODTÜ asla olmaz’,’ bu kafayla adam olamazsın’ gibi ters motivasyona yönelik söylemler istenilen sonucun aksi ile sonuçlanmasına yol açabilir. Çalışma davranışının artması yerine azalmasına hatta ortadan kalkmasına neden olabilmektedir. Bu yöntem ders çalışmaya isteklendirmekten çok ders çalışmaktan soğutup, uzaklaştırabilir. Çocuğu ders çalışma konusunda motive etmek için tercih edilmelidir.
Hazırlık sürecinde diğer bir olumsuz yaklaşım da karşılaştırmadır. Çocuğun hazırlık sürecinin, deneme sınav sonuçlarının ve sınav sonucun (henüz girilmemiş sınavın sonucu) arkadaşları ve akrabaları ile karşılaştırılmasıdır. ‘Ahmet günde 300 soru çözüyor, sen 100 soru bile çözmüyorsun’, ‘komşunun kızı günde 5 saat çalışıyormuş, sen 2 saat bile çalışmıyorsun’, ‘amcanın oğlu tıbba yerleşti bakalım sen tıbba yerleşebilecek misin’ gibi söylemler çocuğun başakları ile karşılaştırılmasıdır. Özellikle ergenler başkaları ile karşılaştırılmaktan hoşlanmazlar. Bu yaklaşımı kişiliklerine saldırı olarak görürüler. Kendi özelliklerine (yetenek, ilgi, değer ve kişilik özelliklerine) varlıklarına saygı duyulmasını beklerler. Karşılaştırma ile özsaygılarının kırılmasına ve değersizlik duygusuna neden olunmaktadır. Şu soru sorulmalıdır. Sizin için kendine özgün birey olarak çocuğun kendisi mi değerli, yoksa sınav başarısı mı değerli? Çocuk kendine özgü bir bireydir. Her birey birbirinden farklıdır. Bu nedenle çocuklar bir başka çocuklarla karşılaştırılmamalıdır.